21 Mayıs 2015 Perşembe

TRABZON'DAN AĞIRLAŞMIŞ 

DÖNDÜK



Geçen hafta Okullar Arası Yıldızlar Grup Yarışları için Trabzon'a gittik. Yüzmeye başladığımızdan beri 4 yıldır yani 5.sınıftan itibaren kulüp yarışları dışında  okul yarışlarına da katılıyoruz. Trabzon bu sebepten gördüğümüz 3.şehir. Bu seyahatten; bendeniz bol tereyağlı mıhlama ve mis gibi pideleri lüpletip göbeklenmek sureti ile, çocuklar da bol madalyalanmak sureti ile ağırlaşmış olarak evimize döndük.

Yüzmeye başlarken yarış sistemi hakkında pek bir fikrimiz yoktu. 4+4+4 sistemi bizi vurup mezuniyetimiz hoooop diye bir sene önceye çekilince sudan çıkmış balığa döndük. Devlet okulunda bir senemiz daha var diye düşünürken kendimizi başı kesilmiş tavuk gibi özel okullar arasında görüşmeden görüşmeye koşar bulduk. Yüzme dezavantaj yaratır zannederken, takımı olan özel okullar tarafından sevgiyle kucaklandık. 

İlk iki yılımız yani Küçükler Grubu Yarışlarımızı Marmaris ve Gazi Antep'te Anabilim Okulları ve Barış Bul Hoca eşliğinde başarı ile sonuçlandırdık. Bu yıl ise kendi kulüp antrenörümüz Erhan Yalınkılıç'ın Yüzme Takımını yönettiği Bilfen Çamlıca Okulları adına İstanbul Elemesini  ikincilik,  Grup Yarışlarını Trabzon'da birincilik  ile tamamlayıp önümüzdeki hafta Çorum'da Türkiye Şampiyonasına katılmaya hak kazandık.

Haftaya Berna ve çocukları yine yollarda ;)



Okul yarışları hakkında kısa bilgiler:

* Yarışlara katılmak için hangi okulda olursanız olun (özel-devlet) okul lisansı çıkartmak gerekiyor.

* Özel okullarda bu işleri Beden Eğitimi Bölümleri yürütürken, devlet okullarında bu işler velilere kalıyor.

* Devlet okullarından bu yarışmalara katılan öğrenci sayısı çok az, çünkü hiçbir beden eğitimi öğretmeni bununla uğraşmak istemiyor. Zaten devlet okulları yüzen çocuklara da genellikle önyargı ile yaklaşıyor, yarış sürelerinde çocukları yok yazıp eksik dersleri telafi etmiyor. Bu nedenle yaşlar ilerledikçe çocuklar daha fazla özel okula kayıyor.

* Küçükler (11-12 yaş)- Yıldızlar(13-14 yaş) ve Gençler(15-16 yaş)  olarak üç yaş grubu yarışıyor. Hepsinin yer ve tarihi farklı oluyor.

* İstanbul-Bursa-İzmir bu yarışların iddialı şehirleri olsa da, genellikle finaller İstanbul takımları arasında oluyor ve ilk üçe bir Anadolu Takımı girebiliyor.

* Çocuğunuz bireysel olarak çok iyi bir yüzücü olsa bile okul yarışları daha takım sporu olarak yürüyor. Puanlamalar takım puanlaması oluyor. Yaşının ve stilinin 1. si takım olmaksızın ferdi olarak grup yarışmalarına ve finallerde devam edebiliyor.


* Yarışmalar 3 etapta yapılıyor; İl Birinciliği-Grup Yarışmaları-Finaller

* Her ilin ilk 5 takımı ( her yıl değişebiliyor ) Mayıs ayı içerisinde 4 grup halinde Yarı Final yüzülüyor.

* 4 Grubun ilk 3-4 takımı Finallere gidiyor. Kızlar ve erkekler olarak 12-16 takım finalde karşılaşıyor.

* Yarışları kulüp yarışlarına göre daha sakin ve çocuklar için daha motive edici geçiyor.


* Kulüp yarışlarında rakip takımda olan çocuk ve veliler okul yarışlarında takımdaş oluyor ve kesinlikle harika bir ortam yaşanıyor.

* Yarış Programı üç etapta da değişmiyor. 3 gün ikişer seans yapılıyor.

* Farklı şehirlerde yapılan yarışlara takımlar bir gün önce gidiyor, dinlenip bir alıştırma antrenmanı yapılıyor.

* İki seans arasında ve ikinci seansın bitiminde hava kararmasına çok vakit kaldığından (yarışlar yaz aylarına denk geliyor) gittiğiniz yeri gezmek için 3-4'er saatlik zamanınız kalıyor.

* Çocuklar ve aileler farklı otellerde kalıyor.

* Çocuklar bu eğlenceli kamp ortamından çok keyif alıyor ve kendi işlerini idame ettirebilmelerini öğrenebilmeleri için ideal bir ortam oluyor.

* Genellikle iki-üç çocuk aynı odada kalıyor ve başlarında mutlaka antrenörleri ve bir ekstra hoca daha oluyor.

* Okul Yüzme yarışları ile ilgili bilgileri okulsportal.gsb.gov.tr adresinden takip edebiliyorsunuz.

Evimdeki en sevdiğim bazı eşyalar ve giysiler bu keyifli gezilerden hatıra. Her gününüzü beraber geçirdiğiniz arkadaşlarınız ile aynı odayı paylaşmak ve görmediğiniz yönlerini seyahatte görmek de çok farklı bir tecrübe. Dönüşte anlatıp anlatıp güleceğiniz çok anı birikiyor.



11 Mayıs 2015 Pazartesi

YAZ TATİLİNDE AMERİKA'YA YÜZME KAMPINA GİTMEK İSTEYEN PARMAK KALDIRSIN


Kendileri de yüzücü velileri olan ve artık Amerika'da yaşayan Yeşim Sönmez (Eski takım arkadaşımız) ve Devrim Kıvanç; çocuklarının yüzdüğü, sayısız olimpik sporcu yetiştirmiş Lake Forest Swim Club' da Türkiye'den gelecek 15 çocuk için bir kamp düzenledi. 

Yüzme ve kara çalışmalarının yanı sıra, İngilizce eğitiminin de verileceği kamp 14 gün sürüyor.

İlgilenen Yüzücü ve Anneleri sayfamızın adını vererek bilgi alabilir ve kayıt yaptırabilir. 




















10 Mayıs 2015 Pazar

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN




Annelik bir duygudur, kimi zaman kendi doğurduğuna, kimi zaman muhtaç olana hissedilen. Sonsuz bir verme eylemidir kalbinden, gönlünden, elinden. Uçsuz bucaksız affetmedir, iyiliktir, bağışlamadır. Unutmak ve unutmamaktır. Göz pınarları kuruyana kadar ağlamak ve gülmektir. Kan bağın olmasa bile aileyi bir arada tutmaktır!

İçinde bunları duyumsayan, antrenmanda-yarışta; çocuk ayırdetmeden tüm çocukları bağrına basıp yardımına koşan, doyuran, yaralarını saran, öpüp koklayan YÜZÜCÜ ANNELERİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!


8 Mayıs 2015 Cuma

MUTLULUK KULÜBÜ


Kişisel gelişim her zaman bir adım geri atıp uzak durduğum, kitapçılarda koridorlarından hiç geçmediğim bir alan. Dün büyük tesadüfler üzerine kendimi böyle bir kitabın tanıtımında buldum. İtiraf ediyorum kitabı okumamıştım, ama yazarı Müge Çevik'in neşeli ve gerçekçi hali, cümlelerinin içine saklanan ve ruhuma dokunan bazı kelimeler beni kitabı alıp imzalatmak için dürttü. Düşüne düşüne okuyacağım sade bir dille yazılmış kitap #libros etiketi ile tüm kitapçılarda bulunuyormuş. 

Konumun dışına çıkarak beni bu kitap hakkında yazmaya iten ise, bu sayfada bir önceki yazımı (HEDEFİ VURMAK) tamamlar tamamlamaz, bahsettiğim o büyük tesadüflerin oluşması ve yaptığımız sohbette yazdıklarımla tamamen örtüşen ortak cümlelerimiz oldu.

Çocuğunuz neyi ne kadar yaparsa yapsın, her şeyden önce sağlıklı ve mutlu olsun!

6 Mayıs 2015 Çarşamba

HEDEFİ VURMAK


Yüzmeye başlama noktamızı daha önceki yazılarımın birinde anlatmıştım. Tamamen kör dalışıydı bizimkisi. Hiç bir fikrimiz olmadan, sporculuğu bilmeden atlayıverdik. Amaçsız ve bilinçsizce. Bizimle ilk görüşmeyi yapan hocadan duyduklarımız çok uçuk şeyler değildi gerçi. Kulüp sporcusu olmanın harikalığı, üniversitede burs olanakları, Türkiye Şampiyonluğu, spor disiplini edinmiş çocuk büyütmenin kolaylığı gibi basit şeyler.

Yüzmeye başlayınca anladık ki; 7 yaşındaki çocuklar için bu hayaller ve hedefler hiçbir şey ifade etmiyor. O kadar farazi ve uzak gelecekte kalıyor ki , çocuk amacını ve hedefini şaşırıyor. İlk başlarda onlar için tuttuğu takımın formasını her gün giymek yeterli oluyor  :) ama ilk günlerin heyecanı geçip de her gün her gün aynı yerde aynı şeyleri yaptıklarını farkedince mızıldanmalar başlıyor bittabi. Sizin söylediğiniz cümlelerin hepsi bebelerimizin bir kulağından girip öteki kulağından çıkınca "en iyi çare işi bilene bırakmak" diyip topu hocanın önüne şutladık biz de.

Pedagojik formasyon almış olan hocamız çocuklarımızı bizden iyi tanıyormuş meğerse, bu yaştaki bebelere ne havuç sallayacağını gayet iyi biliyormuş. Hepsi ile teker teker konuşup yapabileceklerini ve yapamayacaklarını kendi kendilerine düşündürerek  hedef belirlemelerini sağladı ilk günden.

"Sen dün şunu nasıl yapıyordun?"
"Bugün daha ne kadar daha iyisini yapabileceksin?"

7 yaşındaki çocuğun zaman çizelgesine oldukça uygun hedefler gerçekleşince ödül mekanizması devreye giriyor ve toplu halde havuzda oyun oynanıyordu. Bunun doğal sonucu olarak çocuklar kendilerini her gün yeni bir şey başarmışçasına mutlu hissediyorlardı. Arada sırada farklı sebeplerle mızıldanmalar devam etse de ( bu başka bir yazının konusu ) ilk yarışlarında herkese madalya verilmesi  hem bizi hem de çocukları çok mutlu etmişti. Bir yanda çocukları sanki dünya şampiyonu olmuşçasına sırıtan ana-babalar, bir yanda hocasını ve ailesini mutlu etmiş kendini dünya şampiyonu zanneden bebeler. Görülmeye değer bir sahne! (Bu yarışlarda son serinin birincisi olan çocuğunu alkışlarken gözlerinden yaşlar akan anneye de saygılar selamlar)

Zaman geçtikçe hedefler ufak tefek değişikliklere uğrasa da  -uzun ve kısa vadede yarış hedefleri/zaman hedefleri/stil hedefleri gibi- bizim aile olarak çocuklarla beraber kendi adımıza koyduğumuz erekler  pek de değişmedi.

Hocaları hala;

"Sen dün şunu nasıl yapıyordun?"
"Bugün ne kadar daha iyisini yapabileceksin?" diyor, biz de 

"Hangi okullarda daha iyi burslu eğitim alabilirsiniz?" diye yönlendiriyoruz okları. 

Bu noktada aile-antrenör ve çocuğun ortak paydada olması çok önemli. Hiçbiri diğerlerine zıt bir noktada durmamalı ki hedefe ulaşılabilsin. Kulübümüzün hocalarında Yasin Atılın tam da bu konu ile ilgili çok güzel bir yazısı var okumanızı tavsiye ederim. Yüzmede Hedef Belirleme ve Aile/Antrenör/Sporcu İlişkisi

Altın kural şu; hedefler sizin değil yüzücünün hedefi. Siz anne baba olarak sadece havuz dışındaki tahtaları gösterebilirsiniz. Hangi tahtaya nişan alacağı ve oku hangi noktaya atacağı tamamen onun elinde. (Havuz içi antrenörün alanı)

Sonuç olarak 6 yılda bizimkiler havuz içinde ve dışında kendi kurdukları hayallleri ve hedefleri %80-90 oranında gerçekleştirdi diyebilirim. (Pardon havuz içi diyerek hocaları adına konuşmayayım :D kızar sonra) Çocuklarım şu anda Türkiye'nin en iyi okullarından birinde burslu okurken ders notlarını da gayet başarılı bir seviyede tutabiliyorlar. Yani anlayacağınız yurtdışında iyi üniversitelerde burslu okumak artık onlar için uzak bir hayal değil. Hem oğlumdan şu cümleleri duymak da doğru zamanda doğru hedefe yürüdüklerinin bir kanıtı gibi geldi bana:

"Anne hani sen yüzmeye ilk başladığımızda iyi okullardan burs alırsınız demiştin ya, ben o günlerin bu kadar çabuk geleceğini hiç düşünmemiştim" dedi ve beni benden aldı kerata.

Biz aile olarak 6 yıl önceki hedeflerimize 3 yıl önce ulaştık. Hocamızın hedefleri kendine kalsın, belki bir gün buradan ayrıca anlatır. Hepimizin yeni uzak ve hayal hedefimiz ise harika bir noktada. 2020'de Tokyo'da bize göz kırpıyor!

1 Mayıs 2015 Cuma

BEN  SÜPERMEN MİYİM?


Ben süpermen miyim ki; evde unuttuğun mayoyu 30 saniyede sana getireyim! Süper Hız

Ben süpermen miyim ki; ağrıyan kolunun neden ağrıdığını X-Ray gözlerimle göreyim! X-ray görüşü

Ben süpermen miyim ki; 50 metre uzaktaki hakemin elindeki kronometreden dereceni göreyim! Teleskobik görüş

Ben süpermen miyim ki; 20 kilometre yolu 3 dakikada alıp seni antrenmana yetiştireyim! Süper Hız

Ben süpermen miyim ki; yoldaki kazanın üzerinden arabayı kucaklayıp geçireyim! Süper Güç

Ben süpermen miyim ki; yarışların puan sistemini anlayıp-hesaplayıp an be an kaçıncı sırada olduğunuzu söyleyeyim! Süper Zeka

Ben süpermen miyim ki; 15 yıl-365 gün hastalanmadan yorulmadan seni günde iki antrenmana yetiştireyim! Yaralanmamazlık

Ben süpermen miyim ki; yazın açık havuzda saatlerce yüzerken seni yanmaktan koruyabileyim! Solar enerji emme

Ben süpermen miyim ki; ikinizin de ergenliğini kızmadan bağırıp çağırmadan atlatabileyim! Dayanıklılık

Ben süpermen miyim ki; hocanı ayaküstü en olmaz şeyler için ikna edebileyim! Süper hipnotizma

Ben süpermen miyim ki; kafan su altındayken sana sesimi duyurup gaz vereyim! Süper Ses

Ben süpermen miyim ki; havuzun onca uğultusunda karşı tribünden seni duyup ne istediğini anlayabileyim! Süper işitme



EVET GALİBA ÖYLEYİM :)