6 Ağustos 2015 Perşembe

TAKIM DEĞİŞTİRMEK



Tüm yüzücüler hızlarını alamayıp depar duvarına kolunu kafasını bir kaç kere vurmuştur. Büyük umutlar ve heveslerle başladığınız yüzmede bazı duvarlara toslamak işin doğasında var. Bizim bu yazıdaki konumuz ise psikolojik duvarlardan birisi olan takım değişikliği.

Değerli ve biricik çocuğunuzun ; " Ama hoca Itırcan ile daha fazla ilgileniyor" şikayetleri, mutsuz küçük yüzücüler, lojistik sorunlar ve bunun gibi problemler yüzünden herkes takım değiştirmeyi en az bir kez düşünmüştür.

Lakin davulun sesi uzaktan hep hoş gelir. Başka kulüp-hoca ya da takımları birazcık araştırdığınızda belki aynı, belki bambaşka sorunların oralarda da olduğunu görürsünüz. Takım değiştirmek bir yüzücüyü düşürebilir de yükseltebilir de. Bu önemli kararı vermek biz anne-babalara düşer. 100 kere düşünüp 1 kere hareket etmek en güvenlisidir. Bazı detaylara azami dikkat etmek gerekir:


KULÜP PROTOKOLÜNÜ TAKİP EDİN

Eğer bir şikayetiniz varsa önce antrenör ile konuşun, çözemezseniz baş antrenörden (ya da kaptan) yardım isteyin. Takım sadakati önemlidir. Kimse kendi kulübünün yetiştirdiği bir sporcuyu çözülemeyecek sorunlar yüzünden bırakmak istemez. Kulübe çözüm için zaman verin.

ARTI VE EKSİLERİ İYİ TARTIN

Çocuğunuz ile karşılıklı konuşup sevdiği ve sevmediği şeylerin listesini yapın. Antrenörden şikayetçi olabilir (etmeyenini görmedim) ama yıllara dayanan arkadaşlıklarını silip atabilecek, yepyeni bir havuzda yeni çocukların arasına katılabilecek ve bundan mutlu olacak mı? İyi düşünün-düşünsün. Bilançonuzun alt toplamı onu da sizi de şaşırtabilecek bir sonuç verebilir.


ZAMAN VE MALİYET HESABI

Her şeyi göze alıp takım değiştirdiniz. Yolda daha fazla vakit harcıyor, daha fazla benzin yakıyor, daha fazla aidat ödüyor olabilirsiniz. Peki bunun çocuğunuzun ve sizin üzerinde baskı yaratabileceğini düşündünüz mü? Trafikte ağzınızdan kaçan bir cümle arkadaki küçük kulaklar tarafından ciddiye alınabilir ve hepinizi mutsuzluğa sürükleyebilir. Bir de ; ya bunlara değmezse?

GİTMEYİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜZ TAKIM SİZİ İSTİYOR MU?

Her kafanıza estiğinde aklınıza gelen takıma gitseydiniz şu anda 5.takımda olurdunuz. (tabi yaşadığınız yerde o kadar takım varsa) Yine de gitmek istediğiniz takımın çocuğunuz yaşında ve branşında yüzücüye ihtiyacı olup olmadığı önemli bir kriterdir. Kucak açılıp beklenen de olabilirsiniz, birilerinin yedeği de. İnanın bu çocuğunuzun motivasyonu için çok önemlidir. Eski takımında gözbebeği iken yeni yerinde son kulvarda kalmak onu yıkabilir. Empati yapın ; istendiğiniz yerde mi daha başarılı olursunuz, zorla kabul gördüğünüz yerde mi?

BİR ÇOCUK BİR AİLE

Küçük bir yüzücü takım değiştirdiğinde bundan ailesi de etkilenir. İster kulüp değiştirsin ister aynı kulüp içinde takım değiştirsin, her iki taraf için de (giden için de kalan için de) üzücü durumlar olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Saatlerinizi, günlerinizi, mutlu-mutsuz anılarınızı paylaştığınız, beraber yemek yediğiniz, şampiyonalarda oda paylaştığınız arkadaşlarınızı geride bırakmak hiç kolay değildir. En hafif ihtimalle onlar da siz de az da olsa üzülürsünüz. En kötü ihtimalle de bu süreci
iyi yönetemeyip birbirinizin yüzüne bakamaz hale gelirsiniz.

KİMİN İÇİN HAREKET EDİYORSUNUZ

Takımdan iyi bir arkadaşı diğer takıma mı gitti? Arkadaşının memnuniyetsizliğini fazla mı içselleştiriyor? Özellikle ergenlikte arkadaşlık ilişkileri her şeyin önüne geçer. Çocuğunuzun kararlarının kendine ait olduğundan emin olun. Zira bir kez harekete geçtiğinizde geri dönmek çok zor olacaktır.

ÖDEVİNİZİ İYİ YAPIN

Bir takım ve hoca hakkında harika şeyler duyuyor olabilirsiniz. Harekete geçmeden önce iyice araştırın. Hocalar istikrarlı ve uzun süreli mi orada çalışmışlar, yoksa sık sık değiştiriliyorlar mı? Gitmeyi düşündüğünüz hoca orada çalışmaya devam edecek mi? Emekli olacak mı? Başka takıma mı gidecek? Eski yüzücülerle konuşun size gördüğünüzden çok farklı şeyler anlatabilirler. Dedikodulara ve bilgi akışına kulaklarınız her zaman açık olsun.

HAYAT MÜKEMMEL DEĞİLDİR

Çocuğunuzu her sorundan ve her olumsuzluktan koruyamazsınız. Çocuğunuzun psikolojik gelişimi için zorluklarla mücadele etmeyi öğrenmesi gerekir. Hayatı deneyimleyerek büyürler. Tabii ki fiziksel ve psikolojik zarar görüyorsa onu korumak görevimiz ve önceliğimiz olmalı. Baş edebileceği sorunlara siz müdahale ederseniz çocuğunuzu ilerleyen yaşlarında savunmasız bırakırsınız. 

* ACELE ETMEYİN
* ÇOCUĞUNUZUN BU DEĞİŞİMİ İSTEDİĞİNE GERÇEKTEN EMİN OLUN
* DEĞİŞİMİN ONUN YARARINA OLDUĞUNA DAHA DA FAZLA EMİN OLUN








25 Temmuz 2015 Cumartesi

NE YESEK? NE ZAMAN YESEK?






Minik sporcularımız gün geçtikçe büyüyor, antrenman tempoları ve vücutlarının doğal ihtiyaçları her gün değişiyor ama ebeveyn olarak onları dengeli ve özenli beslemek görevimiz asla değişmiyor.

Biz yüzücü ailesi olarak; şimdiye kadar herhangi bir çocuk doktorunun ve antrenörümüzün tavsiyeleri dahil doğal beslenme dışına çıkmadık. Karbonhidrat, Protein ve Vitaminler ev usulü tencere tava modeli pişirilip hazırlanıp, beylerin damak tadına uygun yapıldı. Bu yöntemle bu yıla dek 6 ayda bir rutin olarak yaptırdığımız testlerde herbişeyleri gereken limitler içinde geldik maşallah. Tabii ki yumurta temel besinimiz oldu ki bununla ilgili bahsetmiştim. (YUMURTA SAVAŞLARI)

Bugün konuyu biraz daha açalım istedim. 



KARBONHİDRATLAR

  • Ana yakıt maddesi.Tahıllar-Makarna-Pirinç ve Ekmekte bolca bulunur.
  • Zamanla yüzücünüz büyüdükçe ihtiyaç artar. Az alınması uzun antrenmanları çıkarmasını engeller ve güçsüzleşir.
  • Karbonhidratsız çalışma; yorgunluk-konsantrasyon bozukluğu-kas kaybı-hastalanma riskinin artması ve becerilerin azalmasına yol açar.
  • Antrenman öncesi karbonhidrat deposu dolu olmalıdır. Yarış yada yoğun antrenmanlarda kaslar ara ara karbonhidratla doldurulmalıdır. Antrenman sonrası toparlanma sürecinde yakıt yerine konmalı -ki ancak böylece beden bir sonraki antrenmana hazırlanabilir.
  • Bizim karbonhidrat çözümümüz daha çok makarna şeklinde oluyor. Hem kolay hazırlanabiliyor-taşınabiliyor hem de çocuklar çok seviyor. Gün içerisinde okulda yediklerinden öğlen yemeklerinde makarna, pilav, börek ne varsa kararında tüketmeleri yönünde tembihliyorum. 
  • Yarışlarda öğle arasında yedirmek için Tonbalıklı-Mısırlı ve hafif zeytinyağlanmış makarna arabada piknik sepetinde hazır bekliyor. 
  • Beyaz ekmek olmazsa olmazımız ama her zaman beyaz ekmek tüketmiyor öğünleri tam tahıllı ve tam buğdaylı (kepekli değil) ekmeklerle de dengeleyip kan şekerimizin dalgalanmasını önlüyoruz. Beyaz ekmeğin (ihtiyaç duydukları) enerjiye hızlı dönüşme özelliğinden faydalanırken tam buğdayın daha düşük ama daha uzun etkisinden faydalanıyoruz. 
  • Pirinç pilavı her ne kadar lezzetli olsa da karbonhidrat yönünden diğerlerine göre zayıf kalıyor yine de evimizin baştacı kendileri.

***DİKKAT Bazı soslar ve ekler makarnayı faydalı olmak yerine zararlı hale getirebilir ( Krema soslar gibi )



PROTEİNLER

  • Kasların yapıtaşları ve onarım malzemesidir.
  • Yumurta-Et-Süt-Balık-Tavuk ve yumurtada bolca bulunur. Küçük yüzücülerimizin bedeni en kolay ve güzel yumurtayı parçalar, sindirir ve kullanır. Ergenlikten önce kırmızı et daha geri planda kalır.
  • Yüzücülerimizin yoğun çalışan ve her yaş artan kas kütlelerini yapılandırmak ve onarmak için elzemdir. Her gün yeniden!
  • Egzersiz sonrası alınmalıdır.
  • Protein tek başına yeterli değildir. Karbonhidratla bir arada alınmalıdır. Aromalı sütler, Meyveli Süt, Muz+Süt, Yoğurtlu Meyve Salatası, Yağsız Etli Sandviç+Salata, Mısır Gevreği+Süt, 2 Muffin+Süt, Süt+ Müsli Bar çözümlerden bazıları.




SPORCU TABAĞI


BESLENMEDE DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

  • Hormon değişimleri yağ depolama ihtiyacını değiştir. Ergenlikle beraber kızlarda yağ depolama eğilimi artar, erkeklerde yağ yakımı hızlanır.
  • Dinlenme ve antrenman döneminde yeme ihtiyaçları değişir. Tatillerde aynı miktarda ve oranda yemek yiyen çocuğunuz hızla kilo alabilir.
  • Yüzme dışı arkadaşlıklar ve sosyal ortamlarda sağlıksız beslenme eğilimi artıyor. Fast-Food, dondurma, şeker vs dikkat!
  • Yeterince ve gereken oranlarda beslenmemek ergenlikte gelişimi durdurabilir. (mesela karbonhidrat yönünden fakir)
  • Ergenlikle beraber Kırmızı Et tüketimi kan ve kas desteği olarak mutlaka arttırılmalı.


ÇOCUKLARIMIZI İDEAL SPORCU DÜŞÜNCESİNE YÖNLENDİRMELİYİZ!


Yüzücülerimiz şöyle düşünebilmeli;
  • Çok zor antrenmanlarda, iyi ve dengeli yemek yediğimde hayatımda her şey daha iyi gidiyor!
  • Düzenli yiyorum!
  • Akıllı tercihler yapıyorum!
  • Doğru insanları dinliyor ve örnek alıyorum!
  • İyi seçimler yapıyor, dengeli yaşıyorum!
  • BUNLARI BİR GÜN DEĞİL HER GÜN YAPIYORUM!



1 Temmuz 2015 Çarşamba

BALIKLAR SU İÇER Mİ?





Sizlerden gelen yazı isteklerinde beslenme en fazla talep alan konu gibi görünüyor. Ben de biraz biraz konuya giriş yapalım istedim.

Beslenme diyince aklımıza hep katı gıdalar geliyor lakin ironik bir biçimde suyun içinde yaşayan minik yüzücülerimizin aslında en çok su içmeye ihtiyacı var.

Yeterli miktarda su içmeyen yüzücülerin;
  • Çalışma kapasitesi düşer
  • Efor algısı artar ( Her şey gözüne daha zor görünür )
  • Vücut ısıları artar, hızlı yorulur
  • Konsantrasyon yetenekleri azalır 


Çocuğunuz ;

  • Baş ağrısı
  • Yorgunluk
  • Baş dönmesi
  • Halsizlik
  • Kas Krampları
  • Azalan Konsantrasyon
  • Azalan zihin becerilerinden şikayet ediyorsa öncelikle yeterince su içip içmediğini kontrol edin.

Bunu yapmanın en kolay yolu idrar rengine bakmak, özellikle sabah idrarı en büyük gösterge oluyor.




Susuzluğun önüne geçmek için;
  • Yanında her zaman su olsun, kara ve su antrenmanları dahil!
  • 1 lt sabah 1 lt öğleden sonra su içsin
  • Yaz aylarında miktarı arttırsın



Not : Evet balıklar su içer Hayvanlar Alemi

 

3 Haziran 2015 Çarşamba


ÇOCUĞUNUZUN  NESİSİNİZ?





7 yıldır tam da her çeşit anne-babayı tanıdım derken sevgili camiamız beni yine yeniden şaşırtıyor. Ne kadar işin içine girersem o kadar çok uçurum görüyorum. Farkların arasında güzellikler olduğu kadar rahatsız edici olanlar da oluyor. Hocalarla ve velilerle konuştukça en rahatsızlık veren veli profilinin "Kendini antrenör zanneden veliler" olduğunu farkettim.

Tamam kabul ediyorum, yurdumuzun spor hayatı hiç de profesyonel gitmiyor. Çocuğunuzun emeğini korumak için yaptığı işi bilmelisiniz. Neyin nasıl yapıldığını bilmezseniz karanlık sularda küreksiz bir kayığı ilerletmek zorundasınız. Ebeveyn olarak onlara doğru yolu aydınlatmak görevimiz, ama tam da bu noktada sınırınızı çizmelisiniz.

Çocuğu yüzdüğü için ilk kademe antrenör kursuna gitmek benim için sınırdır.

Son çıkan teknolojileri takip edip hocaya ahkam kesercesine malzeme ithal etmek de.

Elinde düdükle havuz başında kol saymak, tempo vermek ya da Michael Phelps sınıfındaki yüzücülerin tüm videolarını seyredip çocuğuna zorla seyrettirmek de.

Keza yarışta istediğini yapamamış ve omuzları düşük, ağlamaklı bir şekilde havuzdan çıkan çocuğunu soyunma odasında tartaklamak da!

Bundan 20 yıl önce bu kadar tesis ve hoca yokken insanların mecburiyetten antrenör olması bile kabul edilebilir bir olgu. Lakin bugün tüm dünyada ve ülkemizde bu kadar olanak varken sadece anne-baba olmanın keyfine varmamız lazım.

Tüm spor literatürünü tarayın bakalım, çocuğunun antrenörü olmayı seçen insanların ebeveynlikleri çocuklarının gözünde ne kadar önemli ve değerli. Ana-babalıkları ne kadar zarar görmüş. Çocukları onları aslında ne olarak görmüş ve kabullenmiş? Spor hayatları bittiğinde ana-babaları için neler söylemişler? Çocuklarına faydaları dokunsun diye yola çıkıp, yol bittiğinde kendilerini nerede bulmuşlar?



Biz çocuklarımızın annesiyiz-babasıyız.

Herkes çocuğunuzun antrenörü olabilir ama, sadece SİZ annesi babası olabilirsiniz. Anne karnına düştükleri andan başlayıp sonsuza dek süren bu güzel ilişkiyi, hayatlarının belki 1/5'ini kapsayan bir dönem için feda etmeye değer mi?

Antrenörlük mantık ve disiplin işidir, anne babalık ise duygu yüklüdür. İkisini birbirine karıştırmak kaos yaratır. Ebeveyn olarak çocuklarımıza objektif bakmamız neredeyse imkansızdır. Bizim onları ana-baba olarak kaf dağında görmemiz bunun gerçek olduğunu ispatlamaz. Bırakın kavga ettiği antrenörü olsun, siz kollarına alıp teselli eden olun. Bırakın yasak koyan o olsun, siz kırk yılda bir kaçamak yaptıran keyifli anlar olun. Bırakın ağlatanlar onlar olsun, siz güldürenler olun. Yoran onlar, dinlendiren siz olun.

Böyle yapın ki, çocuğunuz için her şey bittiğinde, belki elinde olimpiyat madalyası ile geldiğinde; hocası kadar gururlanan, sevinen ve ağlayan, kollarına mutlulukla koştuğu olun.



İlgili Yazılar







Antrenör Baba Kızını Dövdü
2007 Dünya Yüzme Şampiyonasında aynı zamanda yüzücünün babası olan antrenör birinci olamayan kızına hiddetle vurdu.




21 Mayıs 2015 Perşembe

TRABZON'DAN AĞIRLAŞMIŞ 

DÖNDÜK



Geçen hafta Okullar Arası Yıldızlar Grup Yarışları için Trabzon'a gittik. Yüzmeye başladığımızdan beri 4 yıldır yani 5.sınıftan itibaren kulüp yarışları dışında  okul yarışlarına da katılıyoruz. Trabzon bu sebepten gördüğümüz 3.şehir. Bu seyahatten; bendeniz bol tereyağlı mıhlama ve mis gibi pideleri lüpletip göbeklenmek sureti ile, çocuklar da bol madalyalanmak sureti ile ağırlaşmış olarak evimize döndük.

Yüzmeye başlarken yarış sistemi hakkında pek bir fikrimiz yoktu. 4+4+4 sistemi bizi vurup mezuniyetimiz hoooop diye bir sene önceye çekilince sudan çıkmış balığa döndük. Devlet okulunda bir senemiz daha var diye düşünürken kendimizi başı kesilmiş tavuk gibi özel okullar arasında görüşmeden görüşmeye koşar bulduk. Yüzme dezavantaj yaratır zannederken, takımı olan özel okullar tarafından sevgiyle kucaklandık. 

İlk iki yılımız yani Küçükler Grubu Yarışlarımızı Marmaris ve Gazi Antep'te Anabilim Okulları ve Barış Bul Hoca eşliğinde başarı ile sonuçlandırdık. Bu yıl ise kendi kulüp antrenörümüz Erhan Yalınkılıç'ın Yüzme Takımını yönettiği Bilfen Çamlıca Okulları adına İstanbul Elemesini  ikincilik,  Grup Yarışlarını Trabzon'da birincilik  ile tamamlayıp önümüzdeki hafta Çorum'da Türkiye Şampiyonasına katılmaya hak kazandık.

Haftaya Berna ve çocukları yine yollarda ;)



Okul yarışları hakkında kısa bilgiler:

* Yarışlara katılmak için hangi okulda olursanız olun (özel-devlet) okul lisansı çıkartmak gerekiyor.

* Özel okullarda bu işleri Beden Eğitimi Bölümleri yürütürken, devlet okullarında bu işler velilere kalıyor.

* Devlet okullarından bu yarışmalara katılan öğrenci sayısı çok az, çünkü hiçbir beden eğitimi öğretmeni bununla uğraşmak istemiyor. Zaten devlet okulları yüzen çocuklara da genellikle önyargı ile yaklaşıyor, yarış sürelerinde çocukları yok yazıp eksik dersleri telafi etmiyor. Bu nedenle yaşlar ilerledikçe çocuklar daha fazla özel okula kayıyor.

* Küçükler (11-12 yaş)- Yıldızlar(13-14 yaş) ve Gençler(15-16 yaş)  olarak üç yaş grubu yarışıyor. Hepsinin yer ve tarihi farklı oluyor.

* İstanbul-Bursa-İzmir bu yarışların iddialı şehirleri olsa da, genellikle finaller İstanbul takımları arasında oluyor ve ilk üçe bir Anadolu Takımı girebiliyor.

* Çocuğunuz bireysel olarak çok iyi bir yüzücü olsa bile okul yarışları daha takım sporu olarak yürüyor. Puanlamalar takım puanlaması oluyor. Yaşının ve stilinin 1. si takım olmaksızın ferdi olarak grup yarışmalarına ve finallerde devam edebiliyor.


* Yarışmalar 3 etapta yapılıyor; İl Birinciliği-Grup Yarışmaları-Finaller

* Her ilin ilk 5 takımı ( her yıl değişebiliyor ) Mayıs ayı içerisinde 4 grup halinde Yarı Final yüzülüyor.

* 4 Grubun ilk 3-4 takımı Finallere gidiyor. Kızlar ve erkekler olarak 12-16 takım finalde karşılaşıyor.

* Yarışları kulüp yarışlarına göre daha sakin ve çocuklar için daha motive edici geçiyor.


* Kulüp yarışlarında rakip takımda olan çocuk ve veliler okul yarışlarında takımdaş oluyor ve kesinlikle harika bir ortam yaşanıyor.

* Yarış Programı üç etapta da değişmiyor. 3 gün ikişer seans yapılıyor.

* Farklı şehirlerde yapılan yarışlara takımlar bir gün önce gidiyor, dinlenip bir alıştırma antrenmanı yapılıyor.

* İki seans arasında ve ikinci seansın bitiminde hava kararmasına çok vakit kaldığından (yarışlar yaz aylarına denk geliyor) gittiğiniz yeri gezmek için 3-4'er saatlik zamanınız kalıyor.

* Çocuklar ve aileler farklı otellerde kalıyor.

* Çocuklar bu eğlenceli kamp ortamından çok keyif alıyor ve kendi işlerini idame ettirebilmelerini öğrenebilmeleri için ideal bir ortam oluyor.

* Genellikle iki-üç çocuk aynı odada kalıyor ve başlarında mutlaka antrenörleri ve bir ekstra hoca daha oluyor.

* Okul Yüzme yarışları ile ilgili bilgileri okulsportal.gsb.gov.tr adresinden takip edebiliyorsunuz.

Evimdeki en sevdiğim bazı eşyalar ve giysiler bu keyifli gezilerden hatıra. Her gününüzü beraber geçirdiğiniz arkadaşlarınız ile aynı odayı paylaşmak ve görmediğiniz yönlerini seyahatte görmek de çok farklı bir tecrübe. Dönüşte anlatıp anlatıp güleceğiniz çok anı birikiyor.



11 Mayıs 2015 Pazartesi

YAZ TATİLİNDE AMERİKA'YA YÜZME KAMPINA GİTMEK İSTEYEN PARMAK KALDIRSIN


Kendileri de yüzücü velileri olan ve artık Amerika'da yaşayan Yeşim Sönmez (Eski takım arkadaşımız) ve Devrim Kıvanç; çocuklarının yüzdüğü, sayısız olimpik sporcu yetiştirmiş Lake Forest Swim Club' da Türkiye'den gelecek 15 çocuk için bir kamp düzenledi. 

Yüzme ve kara çalışmalarının yanı sıra, İngilizce eğitiminin de verileceği kamp 14 gün sürüyor.

İlgilenen Yüzücü ve Anneleri sayfamızın adını vererek bilgi alabilir ve kayıt yaptırabilir. 




















10 Mayıs 2015 Pazar

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN




Annelik bir duygudur, kimi zaman kendi doğurduğuna, kimi zaman muhtaç olana hissedilen. Sonsuz bir verme eylemidir kalbinden, gönlünden, elinden. Uçsuz bucaksız affetmedir, iyiliktir, bağışlamadır. Unutmak ve unutmamaktır. Göz pınarları kuruyana kadar ağlamak ve gülmektir. Kan bağın olmasa bile aileyi bir arada tutmaktır!

İçinde bunları duyumsayan, antrenmanda-yarışta; çocuk ayırdetmeden tüm çocukları bağrına basıp yardımına koşan, doyuran, yaralarını saran, öpüp koklayan YÜZÜCÜ ANNELERİNİN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!


8 Mayıs 2015 Cuma

MUTLULUK KULÜBÜ


Kişisel gelişim her zaman bir adım geri atıp uzak durduğum, kitapçılarda koridorlarından hiç geçmediğim bir alan. Dün büyük tesadüfler üzerine kendimi böyle bir kitabın tanıtımında buldum. İtiraf ediyorum kitabı okumamıştım, ama yazarı Müge Çevik'in neşeli ve gerçekçi hali, cümlelerinin içine saklanan ve ruhuma dokunan bazı kelimeler beni kitabı alıp imzalatmak için dürttü. Düşüne düşüne okuyacağım sade bir dille yazılmış kitap #libros etiketi ile tüm kitapçılarda bulunuyormuş. 

Konumun dışına çıkarak beni bu kitap hakkında yazmaya iten ise, bu sayfada bir önceki yazımı (HEDEFİ VURMAK) tamamlar tamamlamaz, bahsettiğim o büyük tesadüflerin oluşması ve yaptığımız sohbette yazdıklarımla tamamen örtüşen ortak cümlelerimiz oldu.

Çocuğunuz neyi ne kadar yaparsa yapsın, her şeyden önce sağlıklı ve mutlu olsun!

6 Mayıs 2015 Çarşamba

HEDEFİ VURMAK


Yüzmeye başlama noktamızı daha önceki yazılarımın birinde anlatmıştım. Tamamen kör dalışıydı bizimkisi. Hiç bir fikrimiz olmadan, sporculuğu bilmeden atlayıverdik. Amaçsız ve bilinçsizce. Bizimle ilk görüşmeyi yapan hocadan duyduklarımız çok uçuk şeyler değildi gerçi. Kulüp sporcusu olmanın harikalığı, üniversitede burs olanakları, Türkiye Şampiyonluğu, spor disiplini edinmiş çocuk büyütmenin kolaylığı gibi basit şeyler.

Yüzmeye başlayınca anladık ki; 7 yaşındaki çocuklar için bu hayaller ve hedefler hiçbir şey ifade etmiyor. O kadar farazi ve uzak gelecekte kalıyor ki , çocuk amacını ve hedefini şaşırıyor. İlk başlarda onlar için tuttuğu takımın formasını her gün giymek yeterli oluyor  :) ama ilk günlerin heyecanı geçip de her gün her gün aynı yerde aynı şeyleri yaptıklarını farkedince mızıldanmalar başlıyor bittabi. Sizin söylediğiniz cümlelerin hepsi bebelerimizin bir kulağından girip öteki kulağından çıkınca "en iyi çare işi bilene bırakmak" diyip topu hocanın önüne şutladık biz de.

Pedagojik formasyon almış olan hocamız çocuklarımızı bizden iyi tanıyormuş meğerse, bu yaştaki bebelere ne havuç sallayacağını gayet iyi biliyormuş. Hepsi ile teker teker konuşup yapabileceklerini ve yapamayacaklarını kendi kendilerine düşündürerek  hedef belirlemelerini sağladı ilk günden.

"Sen dün şunu nasıl yapıyordun?"
"Bugün daha ne kadar daha iyisini yapabileceksin?"

7 yaşındaki çocuğun zaman çizelgesine oldukça uygun hedefler gerçekleşince ödül mekanizması devreye giriyor ve toplu halde havuzda oyun oynanıyordu. Bunun doğal sonucu olarak çocuklar kendilerini her gün yeni bir şey başarmışçasına mutlu hissediyorlardı. Arada sırada farklı sebeplerle mızıldanmalar devam etse de ( bu başka bir yazının konusu ) ilk yarışlarında herkese madalya verilmesi  hem bizi hem de çocukları çok mutlu etmişti. Bir yanda çocukları sanki dünya şampiyonu olmuşçasına sırıtan ana-babalar, bir yanda hocasını ve ailesini mutlu etmiş kendini dünya şampiyonu zanneden bebeler. Görülmeye değer bir sahne! (Bu yarışlarda son serinin birincisi olan çocuğunu alkışlarken gözlerinden yaşlar akan anneye de saygılar selamlar)

Zaman geçtikçe hedefler ufak tefek değişikliklere uğrasa da  -uzun ve kısa vadede yarış hedefleri/zaman hedefleri/stil hedefleri gibi- bizim aile olarak çocuklarla beraber kendi adımıza koyduğumuz erekler  pek de değişmedi.

Hocaları hala;

"Sen dün şunu nasıl yapıyordun?"
"Bugün ne kadar daha iyisini yapabileceksin?" diyor, biz de 

"Hangi okullarda daha iyi burslu eğitim alabilirsiniz?" diye yönlendiriyoruz okları. 

Bu noktada aile-antrenör ve çocuğun ortak paydada olması çok önemli. Hiçbiri diğerlerine zıt bir noktada durmamalı ki hedefe ulaşılabilsin. Kulübümüzün hocalarında Yasin Atılın tam da bu konu ile ilgili çok güzel bir yazısı var okumanızı tavsiye ederim. Yüzmede Hedef Belirleme ve Aile/Antrenör/Sporcu İlişkisi

Altın kural şu; hedefler sizin değil yüzücünün hedefi. Siz anne baba olarak sadece havuz dışındaki tahtaları gösterebilirsiniz. Hangi tahtaya nişan alacağı ve oku hangi noktaya atacağı tamamen onun elinde. (Havuz içi antrenörün alanı)

Sonuç olarak 6 yılda bizimkiler havuz içinde ve dışında kendi kurdukları hayallleri ve hedefleri %80-90 oranında gerçekleştirdi diyebilirim. (Pardon havuz içi diyerek hocaları adına konuşmayayım :D kızar sonra) Çocuklarım şu anda Türkiye'nin en iyi okullarından birinde burslu okurken ders notlarını da gayet başarılı bir seviyede tutabiliyorlar. Yani anlayacağınız yurtdışında iyi üniversitelerde burslu okumak artık onlar için uzak bir hayal değil. Hem oğlumdan şu cümleleri duymak da doğru zamanda doğru hedefe yürüdüklerinin bir kanıtı gibi geldi bana:

"Anne hani sen yüzmeye ilk başladığımızda iyi okullardan burs alırsınız demiştin ya, ben o günlerin bu kadar çabuk geleceğini hiç düşünmemiştim" dedi ve beni benden aldı kerata.

Biz aile olarak 6 yıl önceki hedeflerimize 3 yıl önce ulaştık. Hocamızın hedefleri kendine kalsın, belki bir gün buradan ayrıca anlatır. Hepimizin yeni uzak ve hayal hedefimiz ise harika bir noktada. 2020'de Tokyo'da bize göz kırpıyor!

1 Mayıs 2015 Cuma

BEN  SÜPERMEN MİYİM?


Ben süpermen miyim ki; evde unuttuğun mayoyu 30 saniyede sana getireyim! Süper Hız

Ben süpermen miyim ki; ağrıyan kolunun neden ağrıdığını X-Ray gözlerimle göreyim! X-ray görüşü

Ben süpermen miyim ki; 50 metre uzaktaki hakemin elindeki kronometreden dereceni göreyim! Teleskobik görüş

Ben süpermen miyim ki; 20 kilometre yolu 3 dakikada alıp seni antrenmana yetiştireyim! Süper Hız

Ben süpermen miyim ki; yoldaki kazanın üzerinden arabayı kucaklayıp geçireyim! Süper Güç

Ben süpermen miyim ki; yarışların puan sistemini anlayıp-hesaplayıp an be an kaçıncı sırada olduğunuzu söyleyeyim! Süper Zeka

Ben süpermen miyim ki; 15 yıl-365 gün hastalanmadan yorulmadan seni günde iki antrenmana yetiştireyim! Yaralanmamazlık

Ben süpermen miyim ki; yazın açık havuzda saatlerce yüzerken seni yanmaktan koruyabileyim! Solar enerji emme

Ben süpermen miyim ki; ikinizin de ergenliğini kızmadan bağırıp çağırmadan atlatabileyim! Dayanıklılık

Ben süpermen miyim ki; hocanı ayaküstü en olmaz şeyler için ikna edebileyim! Süper hipnotizma

Ben süpermen miyim ki; kafan su altındayken sana sesimi duyurup gaz vereyim! Süper Ses

Ben süpermen miyim ki; havuzun onca uğultusunda karşı tribünden seni duyup ne istediğini anlayabileyim! Süper işitme



EVET GALİBA ÖYLEYİM :)


28 Nisan 2015 Salı

YUMURTA SAVAŞLARI


Henüz ergenliğe yeni yeni giren yüzücülerimin temel besini makarna ve yumurta. Makarna saf karbonhidrat olarak, yumurta da kaslarının yapıtaşı protein olarak mutfağımızın en temel gider kalemlerinden ikisini oluşturuyor.

Ben beslenme uzmanı değilim, tecrübeli bir antrenör hiç değilim. Vereceğim bilgiler bizim antrenörümüzün talepleri ve istekleri doğrusunda kendi kendime bulduğum ufak tefek çözümler.

Antrenörümüz çocuk yaştaki sporcu vücutlarının yaşıtlarına göre daha fazla proteine ihtiyaç duyduğunu ve bunu etten ziyade yumurtadan sindirebildiklerini söyler. Yarış ve antreman tempolarına göre de bize zaman zaman günde 2 yumurta 3 yumurta gibi hatırlatmalarda bulunur. Bu da; şahsen benim de yemeğe çok bayılmadığım bir yiyecek olmasına rağmen, çocukların neredeyse her gün önlerine yumurta koymak demek .

Bizimkilerin biri haşlanmış yumurtadan hiç mi hiç hoşlanmaz (anasına çekmiş), diğeri pek ayırt etmez. Lakin takım arkadaşlarımızdan biliyorum ki yumurtadan nefret eden çocuklar da var. Haftanın 6-7 günü bizimkilere aynı tip yumurta yedirmemek ve hiç sevmeyen takım arkadaşlarımıza yumurta yedirebilmek adına, kendi kendime bulduğum çözümleri sizlerle paylaşayım dedim. Bazılarının tarifleri için kullanmayı sevdiğim sitelerden link de veriyorum.

Sizlerin de sevdiğiniz tarifleriniz ve ipuçlarınız varsa lütfen yorumlar kısmında bizlerle paylaşın.


Haşlanmış Yumurta

Yumurta Salatası     


Omlet

Peynirli-Maydanozlu Omlet

Menemen ( Favorimiz )





Patatesli Sucuklu Yumurta

Sucuklu Yumurta

Yumurtalı Muzlu Ballı/Kakaolu Milk Shake*



________________________________________________________________

*Bu tarifi özellikle antrenman sonrası akşam yemeği yiyemeyeceklerse yapıyorum. 

1 muz + 300/400 ml soğuk süt + 1 yumurta + 1 yemek kaşığı bal yada Nesquik
Mutfak robotunuzun parçalayıcı kısmına hepsini atıp iyice karışana ve kıvam alana kadar robottan geçirin. Bekletmeden tüketin. Eviniz yakınsa antrenmandan çıkar çıkmaz içmeleri çok daha iyi. Çiğ yumurta tüketimi hakkında çok uç yönlerde bilgi var. Pek önerilmemekle beraber (Salmonella vs yüzünden) memleketimin bu kadar antibiyotik yüklenmiş tavuklarından şimdiye kadar bakterili yumurtaya rastlamadık diyeyim.