28 Nisan 2015 Salı

YUMURTA SAVAŞLARI


Henüz ergenliğe yeni yeni giren yüzücülerimin temel besini makarna ve yumurta. Makarna saf karbonhidrat olarak, yumurta da kaslarının yapıtaşı protein olarak mutfağımızın en temel gider kalemlerinden ikisini oluşturuyor.

Ben beslenme uzmanı değilim, tecrübeli bir antrenör hiç değilim. Vereceğim bilgiler bizim antrenörümüzün talepleri ve istekleri doğrusunda kendi kendime bulduğum ufak tefek çözümler.

Antrenörümüz çocuk yaştaki sporcu vücutlarının yaşıtlarına göre daha fazla proteine ihtiyaç duyduğunu ve bunu etten ziyade yumurtadan sindirebildiklerini söyler. Yarış ve antreman tempolarına göre de bize zaman zaman günde 2 yumurta 3 yumurta gibi hatırlatmalarda bulunur. Bu da; şahsen benim de yemeğe çok bayılmadığım bir yiyecek olmasına rağmen, çocukların neredeyse her gün önlerine yumurta koymak demek .

Bizimkilerin biri haşlanmış yumurtadan hiç mi hiç hoşlanmaz (anasına çekmiş), diğeri pek ayırt etmez. Lakin takım arkadaşlarımızdan biliyorum ki yumurtadan nefret eden çocuklar da var. Haftanın 6-7 günü bizimkilere aynı tip yumurta yedirmemek ve hiç sevmeyen takım arkadaşlarımıza yumurta yedirebilmek adına, kendi kendime bulduğum çözümleri sizlerle paylaşayım dedim. Bazılarının tarifleri için kullanmayı sevdiğim sitelerden link de veriyorum.

Sizlerin de sevdiğiniz tarifleriniz ve ipuçlarınız varsa lütfen yorumlar kısmında bizlerle paylaşın.


Haşlanmış Yumurta

Yumurta Salatası     


Omlet

Peynirli-Maydanozlu Omlet

Menemen ( Favorimiz )





Patatesli Sucuklu Yumurta

Sucuklu Yumurta

Yumurtalı Muzlu Ballı/Kakaolu Milk Shake*



________________________________________________________________

*Bu tarifi özellikle antrenman sonrası akşam yemeği yiyemeyeceklerse yapıyorum. 

1 muz + 300/400 ml soğuk süt + 1 yumurta + 1 yemek kaşığı bal yada Nesquik
Mutfak robotunuzun parçalayıcı kısmına hepsini atıp iyice karışana ve kıvam alana kadar robottan geçirin. Bekletmeden tüketin. Eviniz yakınsa antrenmandan çıkar çıkmaz içmeleri çok daha iyi. Çiğ yumurta tüketimi hakkında çok uç yönlerde bilgi var. Pek önerilmemekle beraber (Salmonella vs yüzünden) memleketimin bu kadar antibiyotik yüklenmiş tavuklarından şimdiye kadar bakterili yumurtaya rastlamadık diyeyim.

25 Nisan 2015 Cumartesi


10 YÜZÜCÜ ANNESİ MODELİ



6 yıllık gözlemlerim ve tüm arkadaşlarımın anlayışına sığınarak bugün kendimizi biraz karikatürize etmek istedim. Bakalım siz bu listenin neresindesiniz?

1.ANTRENÖR ANNE

Elinde bir boynunda iki olmak üzere üç kronometre ile yarış yarış gezip, 7 yaşında heyecandan tırnaklarını kemiren çocuğuna tribünden uçarcasına tempo veren anne.
Anneyi ifade eden ses: "Hooooo....hoooo....hoooo"


2.PİMPİRİKLİ ANNE

Her antrenman ve yarış öncesi-sonrası nazenin çocuğu hasta olan, hasta olmasa da annesi tarafından hasta adayı yapılan yüzücünün annesi.
"Miden mi bulandı? Su çok mu klorlu? Bereni tak! Ateşin mi çıktı? Aç mısın? Vitaminini aldın mı?"


3.SPOR OLSUN ANNE

Yeter ki çocuğum spor yapsın, bizim hedefimiz filan yok diye öylesine takılan anneler. (Dikkat: Bu tarz annelerin çocuğu bir-iki madalya alınca bazılarının içinden canavar çıkabilir)
"Aferin kızım! Sen diskalifiye olma yeter!"
Madalya sonrası :"Ez onları, geç Böcüknaz'ı!"


4.İDARECİ ANNE

Çocuğunun her türlü ihtiyacı dışında, işin içine aktif olarak katılmayan babayı da idare edebilen ve yaşananları onun anlayabileceği dilde anlatmaya çalışan anne. (Bazı babalara göre tek hedef madalya olmalı -Madalya yoksa yüzme de yok- diyenler olabiliyor)
"Hayatım evet şaşırtıcı ama oğlumuz futbol oynamak is-te-mi-yor!"


5.EMİR ERİ ANNE

Çocuğunu "Eti senin, kemiği benim" diyerek antrenöre ve kulübe teslim eden anne. Antrenman saatinde gelir, bitince gider.
"Bir çocuk daha mı yapsam, bu artık antrenörün çocuğu gibi oldu bana hocam diyip duruyor!"


6.PAYECİ ANNE

Çocuğunun başarılarından kendine paye çıkarıp devamlı bununla böbürlenen anne. Üzüntüsünün bile altından çocuğun başarısı çıkabilir.
"Neden mi üzgünüm? Hiç sorma! Bizimki ikinci olunca yeri göğü inletti, çok üzüldük ailece"


7.KIYASLAMACI ANNE

Devamlı kendi çocuğunun yaptığını-yediğini-içtiğini-başarısını başka çocuklarla kıyaslayan anne. İleri versiyonu antrenörleri de kıyaslar.
"Seninki kaç yüzdü? Seninki kahvaltıda ne yiyiyor? Seninki nefes alıyor mu?"


8.TÖVBECİ ANNE

İlk çocuğun temposu onu o kadar yormuştur ki, ikinci çocuğunu asla ama asla yüzücü yapmayacağına yeminler eden anne.
"Yok bunu asla yüzücü yapmayacağım, piyano çalsın, bale yapsın ama yüzücü olmasın!" (Aylacığıma öpücükler)


9.UMURSAMAZ ANNE

Her şeyi babaya yıkan, sadece arada sırada yarışlara gelen anne.
"Aaaa siz Zöbürtcan'ın annesi misiniz? 8 yıldır oğlumun en iyi arkadaşı, ama sizinle tanışmak bugüne kısmetmiş"


10.MENAJER ANNE

Tüm dünya yüzme camiasında olan biteni yakından takip edip, 7 yaşındaki çocuğunun 10 yıllık kariyer planını olimpiyat seviyesinde yapmış anne.
"Uganda Yüzme Takımı Lozan'a gitmiş, haftaya oraya gidip antrenman yöntemleri hakkında brifing alacağım"

24 Nisan 2015 Cuma

YÜZÜCÜ ÖĞRENCİNİN BİR GÜNÜ! 

(TEMSİLİ)




Yaşlar ve milletler değişse de bir yüzücünün öğrencilik hayatının hiç değişmeyen gerçekliğine eğlenceli bir bakış :)

23 Nisan 2015 Perşembe

NEDEN YÜZME?




Çocukluğumun en derin anılarından iki tanesi direkt su ile ilgili. Biri "kuyuya düşmek" birisi de bir karış suda "boğulmak".

Beş yaşımda amcamların bostanında, içinde acaba ne var diye (kediyi merak öldürür) kuyuya eğilmemle cılız vücudumun tahtaların arasına sıkışması bir olmuştu. Ayaklarım karanlık kuyunun içinde sallanırken küçücük ellerimle kenarlara tutunup babama bağırdığımı ama yanımda çalışan su motoru yüzünden sesimi duyuramadığımı  hala dün gibi hatırlarım. Oradan çıkarılışım ne kadar sürdü tam olarak kestiremiyorum ama annemin daha yeni aldığı ve kuyunun dibinde yüzen terliklerimin ardından ağladığımı da hiç unutmadım.

İki yıl kadar sonra Ören'de yüzmeyi yeni öğrenen ben; bir karış suda, belimdeki can simidinin ters dönmesiyle, kendimi bu sefer simidin içinde tepetaklak sıkışmış olarak buldum. Kafam kumların ve suyun içinde ayaklarım suyun dışında çırpınırken beni yine babam kurtardı.

Küçük yaşta yaşadığım bu iki kötü tecrübenin beni sudan korkuttuğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz.

Hayatımın tamamında kendimi en huzurlu hissettiğim yer her zaman masmavi denizlerin ve suyun içi oldu. Belki Balık burcu olduğumdandır kim bilir?



İkizlere hamile kaldığımda özellikle son aylarda yerleri daralıp devamlı itiştiklerinde (Karnım yaratık gibi oluyordu) bebelerimi de sakinleştiren yine karnıma tuttuğum su oldu. Ağladıklarında banyoya, oynamak istediklerinde küvete soktum. 7 aylıkken ilk kez denizle ve havuzla tanıştırdım ki ikisinin de o anki keyiflerini asla unutamam. 4,5 yaşında havuzda kolluk kullanmadan yüzmeyi, 6 yaşında kafaları suyun içinde serbest stil yüzmeyi öğrettim.


7 yaşımızı geçtiğimiz yaz artık onlara daha fazlasını öğretemeyeceğimi düşünerek Fenerbahçe Yaz Okuluna yazdırdım. Amacım yazı verimli geçirmeleri ve diğer stilleri de öğrenmeleriydi. 6 haftanın sonunda Yaz Okulu bitti ama bizim maceramız bitmedi. Her şey yeni başlıyormuş :D

Yaz Okulu bitiminde yapılan şenlikte çocuklar koşarak yanımıza geldi ve Hocalarının bizimle görüşmek istediğini söyledi. Meğer takıma almak istiyorlarmış. Pespembe hayaller ve biraz da gururla kabul ettik. Eylül ayına geldiğimizde artık Fenerbahçe Kulübü yüzücüsüydük.

"Neden yüzme?" sorusunun cevabına gelince....Sanırım benden ötürü!


Korkularımın beni yönetmesine asla izin vermedim, çocuklarımı yetiştirirken de asla tavuk anne olmadım. Onlara güven veren bir mesafede kalıp yeni şeyler denemeleri için teşvik ettim. Şansım var ki onlar da benim gibi suyu çok sevdiler ve yıllardır havuzun içinden çıkmadılar. Artık bundan sonrası onlara kalmış. Ben ise bundan sonra yüzecekleri her havuzun kenarında güven veren mesafede kalıp kalbim pır pır ederek onları desteklemeye devam edeceğim.









22 Nisan 2015 Çarşamba




YÜZMENİN ANNELER ÜZERİNDEKİ OLUMLU ETKİLERİ





Oldum olası seyahat etmeyi sevmişimdir. Çocukken Söke-Selçuk arasındaki yolda, kuzenimin arabanın farlarını bir anlığına söndürmesi ile etraf zifiri karanlık olmuştu çünkü yıl 80'lerdi. Bırakın yol aydınlatmasını etrafta kilometrelerce hiçbir ışık kaynağı yoktu. Karanlığın içinde gökyüzündeki Samanyolu çizgisini ilk kez görmüştüm ve  taaaa oralara gitmenin hayali ile başlamıştım bu sevgiye.

Kendi paramı kazanmaya başlayınca mini seyyahlığa başladım. Evlenince çocuklar doğana kadar da bu ilgi maddi imkanlarım elverdiğince devam etti.

Lakin ikiz doğurup, sonra da onları sporcu yapınca benim seyahat hayallerinin hepsi bohçalanıp sandıklara kalktı.

İki yıl öncesine kadar.


Marmaris Marina
Ege sahillerini çok sevmeme rağmen Marmaris'e hiç gitmemiştim. Çocuklar "Küçükler" sınıfından Marmaris'te yapılan Türkiye Şampiyonasına gitmeye hak kazanınca, ardından ertesi yıl Okul Yarışları Bölge Şampiyonası yine aynı beldede yapılınca ve o yıl "aynı yere" yine Türkiye Şampiyonasına gidince ve bunların üzerine çok sevdiğim yüzücü anneleri ile tatile Marmaris'e gidince yaklaşık 1,5 yıl içinde 4 kez giderek egale edilmesi zor bir rekora imza atmış oldum. Geçen yılı bu gezilerin üzerine Okul Yarışları Türkiye Şampiyonası'nda Gazi Antep'e ve özel bir turnuva için Yunanistan'a giderek yılı tamamladım ve şunu fark ettim: Yoğun antrenman ve yarış temposu yüzünden bana  engel olan yüzme, artık benim gezilerime harika bir bahane yaratıyor!


Küşlemeci Halil
Bu yarışlar olmasa Cumhurbaşkanlığı  Bisiklet Turu'nda ünlü bisikletçileri alkışlayamaz, Marmaris'in harika sahilinde sabah sporu yapamaz, Nil Balık'ta (ki kendileri yüzme camiasını çok iyi tanıyor) nefis balıklar yiyemez, giymeyi en sevdiğim bluzumu alamaz (Marmaris'te harika bir el işi dükkanı),  Zeugma Müzesindeki mozaiklere defalarca hayran hayran bakamaz, Küşlemeci Halil'den küşleme, İmam Çağdaş'ta baklava yiyemez,  Halfeti'ye de yalnızca fotoğraflardan bakıp iç geçirirdim.



Muhteşem Halfeti
Karadeniz Turu yıllardır gündemimizde olan ama malum sebeplerden çıkamadığımız bir rotaydı. Bu yüzden iki hafta sonra Okul Grup Yarışlarının Trabzon' da yapılacağını öğrendiğimde çok sevindim. Mayıs ayı programımda Sümela Manastırı ve -umarım- finallerde gideceğimiz Çorum var. Çorum'da ise medeniyetin beşiği Hitit Uygarlığı başkenti Hattuşaş'ı gezip bol bol leblebi yiyeceğim.  Yaz aylarımız ise bol sürprizli geçecek zannediyorum ;)



Unutmadan söyleyeyim, bu seyahatlerde çocuğunuz yanınızda olmuyor. O ikinci annesi-ya da babası olan antrenörünün dibinden ayrılmadan size uzaktan el sallıyor. Bu farklı ortamda sadece çocuğunuzun değil, her gün beraber olduğunuz arkadaşlarınızın da hiç görmediğiniz yönlerini keşfedip ve gezinizden çok daha fazla keyif alıyorsunuz.


Aristo ve Yüzücü Anneleri

Halfeti'de Anneler ve Babalar
     
Antep Mutfağına Giriş
                             




21 Nisan 2015 Salı



"OKUL YARATICILIĞI ÖLDÜRÜYOR MU?"



Sir Ken Robinson'un çağımız eğitim sistemine eğlenceli ve eleştirel bakış açısı. Video yaklaşık 20 dakika. İkici yarısında biz yüzücü annelerinin eğitim hakkında aklından geçen yüzlerce düşüncenin cevabı basitçe verilmiş. Çocuklarımızın varlığını okul hayatlarından ibaret görmeyelim ve onları gittikleri yolda destekleyelim. Onlardan hem her dersten 100 almalarını hem de bu sporu layıkıyla yapmalarını beklemek büyük haksızlık. Tüm çocuklar aynı hızda aynı ağaca tırmanmak zorunda değil. Hatta ağaca tırmanmak zorunda bile değil!

*Sir Ken Robinson kimdir?
  wikipedia.orgi/Ken_Robinson


GİYİM KUŞAM İŞLERİ





Yüzücü annesinin temel sorunlarından birisi; evladı olan yüzücüye, eşofman ve mayo dışında bir giyim alışverişine çıkmaktır.

        

Küçük -ya da bizim durumumuzda ergenismus-  yüzücünüzün okul+antrenman temposunda bir kaç saat alışverişe ayırabilmek başlı başına zorken, bahsi geçen şahsı o yorgunlukla kabine sokup birkaç parça kıyafet denettirebilmek mucize gibi bir şeydir. Bedenleri yaşıtlarından farklı geliştiğinden, denemeden de kıyafet alamazsınız. Benim ayakkabı denetirken (ki teyzesinin düğünü gibi elzem bir durumun alışverişiydi) arkamı dönmemle  Atilla'yı ayakkabıcının pufları üzerinde yatarken bulmam bir olmuştu. Yalvar yakar yatay durumda denediği ilk ve son ayakkabıyı alabilmiştik. Tahmin edin ne oldu? O ayakkabıyı düğün dışında bir daha giymedi! Ayağını sıkıyormuş küçük beyin. E tabi spor ayakkabı dışında hiç bir şey giymediklerinden ayak rahata alışmış.


Eni-boyu bir Türk kalıpları sizin çocuğunuza uygun değil. Yani cebinizin dostu ucuz markalarımıza elveda diyin. Allah'tan memleketimiz tekstil cenneti de seçenekleriniz var. Bazı yabancı zincir mağazaların SlimFit kalıpları tam size göre. Her zaman dar ve uzun kalıplar üreten markalara yönelin. Zara bunlardan biri, biz özellikle pantolonlarını çok kullandık. Yaşımız büyüdükçe başka markaların erkek reyonlarında XS-S bedenler üzerlerine tam oldu. Mevzu bahis düğünde gömlek olarak Hatemoğlu'ndan XS bir gömlek alıp bel kısmını penslerle 4-5 cm daralttırdık, ama değişmeyen kural; SlimFit! Kış sezonu alışverişimizi de Jack&Johns'dan yaptık, kalıpları tam geldi diyebilirim. Omuzlarımızla gurur duymaya başladık mı ne?



 



Örnekleri çoğaltabilirim ama gerek yok, siz ana fikri aldınız zaten ;)

                                           




Kızlar için ise konu biraz daha komplike. Ben kendi takım arkadaşlarımızın neler yaptıklarını anlatayım siz de yazımın altında bildiklerinizi ve tecrübelerinizi paylaşın olur mu?

Kızlar için yaz aylarının kurtarıcıları kısa şortlar taytlar ve t-shirtler ki bunları Bershka'da ve Top Shop'ta ziyadesi ile bol çeşitli bulabilirsiniz. Zaten bu şortları yüzücü kızlar kadar kim iyi taşıyabilir ki?  Günlük kullanım dışında özel bir durum için giyim işi kızlarda erkeklere göre biraz daha kolay. Ne de olsa kadınları 32 beden zanneden modelistlerimiz var! 10 yaşından sonra normal kadın reyonlarından kızınıza rahatlıkla alışveriş yapabilirsiniz. Tek sorun omuz-bel oranı ! Keza normal çocuklara göre daha geniş omuzlara, daha ince bellere sahipler.


Elbise filan alacaksanız boyundan bağlamalı, açık omuzlu ya da kolsuz ve kayık yakalı modelleri tavsiye ederim. İnce askılı ve straplez kesim pek hoş durmuyor.Elbisenin gerisi kızınızın yaşına ve hayal gücüne kalmış. Yine olmazsa olmazımız Small ve XSmall bedenler ve dar kalıplar, tercihen lycra içeren kumaşlar.


  
Ayakkabı için ise ergenlikten sonra şansınız açık olsun, çünkü kızlarda 42 numarayı,erkeklerde 44-45 numarayı zorlayan ayaklarla herhangi bir mağazada herhangi bir modeli bulmanız biraz zorlayıcı olabilir. Bilenler bildiklerini ve adresleri paylaşsın isterim ki bloğumuz amacına ulaşsın. Malum önümüz yaz, mezuniyet ve düğün mevsimi başladı.
Hadi kızlar, sıra sizin parmaklarda!

NOT: Markalar sadece bilgi amaçlı paylaşılmıştır.

20 Nisan 2015 Pazartesi


YÜZÜCÜ ANNESİ FACEBOOK'TA











Artık Facebook'ta da sesimizi duyuruyoruz!

Daha fazla yüzücü annesine ulaşabilmemiz için sayfamızı beğenip paylaşmayı unutmayın ;)

16 Nisan 2015 Perşembe

OKUL SPORLARI YILDIZLAR GRUP YARIŞLARI


13-15 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan Yıldızlar Grup Yarışmalarına katılacak takımların hangi şehirlerde yarışacağı belli oldu. İlgili link aşağıdadır.

                     >>>   Okul Sporları Yıldızlar Grup Yarışları   <<<




BİR YÜZÜCÜ ANNESİNİN ÜCRETSİZ 

YAPTIĞI 10 MESLEK


1. BESLENME UZMANI
Karbonhidrat, Protein, Vitamin nedir? Ne zaman , ne kadar, ne yenir-içilir? Sindirildikten sonra nasıl görünmelidir bilmelisiniz!
Hayatınızdaki yerini ifade eden cümle:

"Bugün yeterince su içtin mi?Çişin ne renk?"

2.AŞÇI
Yumurtayı 50 tonda pişirebilmelisiniz. Makarna temel besin maddeniz olduğundan kaç çeşit makarna var, hangisi kaç dakikada pişer, hangi sos ne zaman yapılabilir çalışın. Sütün içine yumurta kırınca kokuyu nasıl bastırabilirsiniz bilinmesi gereken en önemli husus!

"Sütte yumurta mı var?"
"Hayır yok"
"Peki o zaman"

3.STİLİST/ALIŞVERİŞ GURUSU
7/24 eşofman+mayo ile gezen çocuğunuzun alanının trendlerini Türkiye'den takip etmeniz pek bi zor. Bu nedenle yurtdışı alışveriş sitelerini iyi bilmek,yeni çıkan mayoları ve indirimleri takip etmek zorundasınız.  

"Jaked mi? FunAqua mı? Karar ver artık!"

4.ŞÖFÖR/HAMAL
Ehliyetiniz ve arabanız yoksa yandınız! Tez zamanda edinin ve kullanın ki Taksiciler Odası size sektöre katkılarınızdan dolayı plaket filan vermesin, zira toplu ulaşım araçlarının daha sefere başlamasına saatler varken antrenmana çocuk getirmenizi isteyecek hain antrenörler VAR. Sadece araç kullanabiliyor olmanız da yetmeyecek. Okula-antrenmana-yarışa vs yetişmek için, en kısa sürede nasıl ulaşabileceğinize dair iki nokta arasında sayısız rota da bilmeniz lazım. Haa bir de tüm çantaları da siz taşıyacaksınız ; antrenman çantası+ okul çantası+ yemek çantası+ file+ kendi çantanız+ laptop çantanız hep sizin omuzlarınıza ve bagajınıza emanet!

"Çok güzel ama bu araba olmaz, bagajı küçük!"


5.MASAJ TERAPİSTİ
Yoğun antrenmandan saat 21:30'da çıkan çocuğunuzun evde hazır bekleyen masörü yoksa, müjde! Yeni bir mesleğiniz daha var. Antrenörün gösterdiği şekilde kollarını ve bacaklarını ovarken siz de kas yapacaksınız sevinin!

"Hayatım, oğlanın ağrıyan kollarını ovarken kollarım ağrıdı, lütfen ovar mısın?"

6.DOKTOR/KBB UZMANI
Devamlı burnu akan yüzücüler için mucize ilaçlar! 
-Yok tabi- Kronik sinüzite, yükselen ama yükseldiği anlaşılmayan ateşe, baş ağrısına, boğaz ağrısına, alerjik kaşıntılara, kuruyan ciltlere ne iyi gelir? Hangi ilaç doping sayılmaz?
Bir tek reçete yazamaz hale geldim desem inanın!

"Koparacağım o burnunu sonunda!"

7.PSİKOLOG
Yarış öncesi terapi destek metni, yarış sonrası terapi , kamp öncesi , kamp sonrası , baraj , antrenör kızdı , antremandan atıldım , vücudum bozuldu (yalnız kızlar) , uykum var-yorgunum terapi destek metni matbu olarak bir köşenizde hazır olsun defalarca aynı metni okuyacaksınız.

"Sen yaparsın!Sen aslansın!Kesseler acımaz!"

8.ÖĞRETMEN
Yarış takvimi okul mokul dinlemez. Kaçırdığı dersleri istisnai okullar dışında takan olmaz. Bu durumda telafi etüdü için en yakın kaynak sizsiniz. İlk-Orta-Lise baştan okumaya hazır olun.

"Ne bileyim evladım, 25 sene geçmiş üstünden. Bırak ben önce çalışayım sonra sana anlatırım"

9.YATIRIM UZMANI
Bütçenizin gider tarafına yeni kalemler ekleyin; Benzin-Aidat-Mayo-Bone-Gözlük-Neye yaradığını bilmediğiniz bir sürü malzeme-Kamplar-Şehirdışı yarışları-Bolca et,süt,yumurta-Yarış nevalesi-Litrelerce su su su-NikePro Tayt (yalnız kızlar)- NikeAir modelleri- ve Kulüp kantininden alınan sayısız abur cubur.

Gelir hanesine de kocaman bir "0" , en azından milli olana kadar!

"Bu ay maaş 20 sine kadar yetti Allaha şükür, sende durumlar ne kardiş?"

10.EĞİTİM DANIŞMANI
Özel mi? Devlet mi? Etüd var mı? Öğretmenlerin sporcu çocuklara bakış açısı nasıl? Yarışa gittiklerinde yok yazılıyorlar mı? Hangi dersten takviyeye ihtiyaç var? Hangi not ortalaması ile hangi okullara kabul edilir? Yurtdışında okumak için yeterli İngilizce eğitimi veriliyor mu? Hangi okul ne kadar burs veriyor? Karşılığında ne bekliyor? TEOG -yada LYS- hedefleri ne? Hepsini kalem kalem öğreniyoruz maaşallah!

"Bu çocuk 05:00'da kalkıp gece 22:00'da eve giriyor. Bir yanlış için günde 400 soru çözemez, ama elinden gelenin en iyisini yapacağına emin olabilirsiniz hocam!"

15 Nisan 2015 Çarşamba

HER SEYREDİŞİMDE GÖZLERİM DOLUYOR!







Biz sporcu annelerini anlamak için bazen kelimeler yetersiz kalıyor. 
Böyle zamanlarda 3 dakikalık görüntüler hislerimize tercüman oluyor!





12 Nisan 2015 Pazar

MERHABA YÜZÜCÜ ANNELERİ




Yıllar  önce üreme sağlığı sorunları ile cebelleşip, yaşadıklarımı paylaşamamanın getirdiği sıkıntı ile bulduğum her mecrada insanlara hem deva olmak hem de deva bulmak için keşfettiğim internet dünyasına bu sefer tema değişse de aynı dertten muzdarip yüzücü annesi olarak tekrar iştirak etmiş bulunuyorum.

Artık iki tane ergen yüzücünün annesiyim.
Türkiye'de bir tane sporcu yetiştirmek zorken, ben iki tane sporcu -üstelik de pek kabul görür bir spor olmayan yüzücü- yetiştirmeye çalışıyorum. Onların sadece "annesi" olmam gerekirken mental koçu, servis şoförü, beslenme uzmanı, menajeri, eğitim danışmanı ve daha bir sürü sıfatı anneliğimin önüne koyup hep beraber taşımak zorundayım.

Hepsini birden -birbirinin tamamen zıttı iki çocuğumu, Türkiye'nin çarpık eğitim sistemini, TEOG belasını, iş nedeni ile yanımızda olamayan babamızı, kaynak aktarımı sorunu yaşayan kulüp sorunlarını, antrenörlerin bitmek bilmez taleplerini ve daha nice şeyi- aynı potaya koyup eritmeli ve ortaya lezzetli bir şeyler çıkarmalıyım.

Önümde bana yada bize yol gösterecek kimse yok. Sadece el yordamı ile benden bir adım önde giden sporcu anneleri-babaları var. Kulüplerin ve antrenörlerin en tepede olduğu besin zincirinin en alt basamağındayım. Lakin onların hatta sporcuların bile göstermediği performansı göstermem bekleniyor. Benimki bir nevi gönüllü kölelik anlayacağınız.

Sabah 05:00 da kalkıp eve 22:00 da dönüp 24:00 yatmam bekleniyor. Ücret yok, sigorta yok,izin yok, tatil yok bildiğin karın tokluğuna kölelik işte.

Yaptıklarımın karşılığını ise maddi olarak asla tartılamayacak olan şeylerden alıyorum;
Çocuklarımı kulvar başında görmek! Ne sonuç alırlarsa alsınlar güzel ve sportmen bir yarış çıkardıklarında onları alkışlamak! Yaşıtları obezite ile ciddi savaşlar verirken sağlıklı vücutları ve akılları için şükretmek! Ergenliği (şimdillik) kavgasız gürültüsüz atlatmak ve geleceğe dair hayallerine ortak olmak! Onlara "Ancak çalışarak başarabilirsin" mesajını yaşayarak öğretebilmek! İşte bunlar benim ücretim. İkramiyem ise onları kürsüde görüp gurur duymak!

Bloğumun çıkış noktası ise benim ve arkadaşlarımın deneme-yanılma yoluyla öğrendiklerini bizden sonra gelenlere açık kaynak olarak verebilmek. Tecrübe basamaklarında yanımıza aldıklarımızı paylaşabilmek.

İki oğlum ve ben yedi yaşında başladığımız serüvenimizde henüz 6.yılımızdayız. Bizden fersah fersah önde olanlar olduğu gibi ardımızdan gelen yüzlerce ana-baba olduğunun da farkındayım. Umarım azıcık da olsa yollarına ışık olabilirim. Umarım beraber öğrenir beraber öğretiriz. Sayfama katkıda bulunmak isteyen ana-babalara kapım her zaman açıktır.


Özel Not: Bu arada, en iyi yüzen hücreleri seçtiği için embriyoluğumuza teşekkürü bir borç bilirim. :D

Berna Kavili